Afganistan parlamento üyeleri, bakan yardımcısı, genel müdür, savcı ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden oluşan 20 kişilik bir heyet, 4 Şubat 2014 tarihinde, derneğimizi ziyaret ettiler.
Afganistan Sosyal Yardımlaşma Derneği ile Keçiören Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’nün işbirliğinde, Türkiye’de şeffaflık, bilgi edinme, hesap verebilirlik, kamu denetçiliği ve mali suçlarla mücadele konularında uluslararası deneyim paylaşımında bulunmak üzere, 26 Ocak- 05 Şubat 2014 tarihleri arasında ülkemizde bulunan Afgan heyet, derneğimizi de ziyaret etmiş, kendilerine şeffaflık, hesap verilebilirlik, iç denetim ve derneğimizin faaliyetleri hakkında bilgi verilmiştir.
Heyeti Dernek Başkanımız, TBMM İç Denetim Birim Başkanı Faruk UYSAL ve Dernek Yönetim Kurulu’ndan Murat YEĞENOĞLU, Şerif Olgun ÖZEN, Ömer GEÇGİL, Süleyman KELOĞLU, Yahya CEVİZ ve üyelerimiz Ayfer AKSU, Volkan ÖZBAY ile Cabir KÜÇÜKALTUN karşılamışlardır.
Karşılıklı bilgi alışverişinin yapıldığı ziyaret memnuniyetle karşılanmıştır. Afgan Heyet temsilcileri derneğimizin faaliyetlerini takdirle karşılamış, özellikle eğitim konularında işbirliği yapılması noktasında fikir beyan etmişlerdir.
Derneğimiz temsilcileri de iç denetimin Türk Kamu Yönetimi’nde geldiği noktayı ve sağladığı katkıları, mesleğin ve meslek mensuplarının kendilerini geliştirme yönünde yaptıkları çalışmalara vurgu yapmışlardır.
Afgan Heyet Başkanı’nın Dernek Başkanımıza günün anısına bir plaket takdim ettiği ziyaret iyi dilek temennileri ile sona ermiştir.
Başkanımız Faruk UYSAL heyete aşağıda yer alan sunumu yapmıştır. Ziyarette ayrıca Genel Sekreterimiz Murat YEĞENOĞLU faaliyetlerimiz hakkında bilgilendirme sunumu, Şerif Olgun ÖZEN’de iç denetim hakkında İngilizce bir sunum yapmışlardır.
MALİ SAYDAMLIK VE HESAP VEREBİLİRLİK
Mali saydamlık ve hesap verebilirlik, kamu mali yönetimi alanında son dönemlerde en popüler iki kavramdır. Bu iki kavramın bu kadar popüler olmasının ve kamu mali yönetimi alanında gündeme gelmesinin nedeni demokratik devlet mekanizmasının bir gereği olmasından kaynaklanmaktadır. Vatandaşların, yöneticilerin faaliyetleri hakkında doğru ve yeterli bilgi sahibi olmadığı durumlarda sağlıklı bir şekilde değerlendirme yapabilmeleri ve seçimlerde tercihlerini sağlıklı bir şekilde kullanabilmeleri mümkün değildir. Bunun yanı sıra toplumun temsilcilerinden oluşan parlamentoların da, vatandaş adına hükümetleri etkin bir şekilde denetleyebilmesi için, saydamlık ve hesap verilebilirliği temin eden mekanizmaların kurulması gerekir.
Hesap verebilirlik, halkın yetki ve kaynak verdiği politikacı ve idarecilerin, faaliyetlerinin sonuçları konusunda sorumlu olmaları anlamına gelmektedir. Hesap verebilirliğin gelişmiş olduğu durumlarda politikacılar ve idareciler daha kaliteli ve daha etkili hizmet sunmaya çaba harcadıkları için, aslında bu iki kavram demokrasinin kalitesi ile doğrudan ilişkilidir.
Saydamlık ve hesap vermenin olmadığı durumlarda, yöneticilerin toplum yararı yerine, kendi çıkarlarına yönelik çalışmaları mümkündür. Kaynak kullanımı konusunda, etkinlik, verimlilik ve ekonomiklik göz ardı edilebilir. Komu kaynaklarını kullanmakla yetkilendirilmiş kişiler, sadece kamu yararını gerçekleştirmeye yönelik faaliyet içinde olmalı ve bu faaliyetleri yürütürken de kaynakları en etkin, en verimli ve en ekonomik şekilde kullanmalıdır. Bu açıdan kamu adına faaliyet gösteren tüm seçilmiş ve atanmışların hesap vermeleri büyük önem taşımaktadır.
Uygulamada atanmışların bakanlara, bakanların hükümete ve hükümetlerin de parlamentoya karşı hesap verebilir olmalarını sağlayacak mekanizmaların kurulması gerekmektedir. Bu manada hesap verilebilirliğin en önemli unsuru saydamlıktır. Zira kurum ve kuruluşların faaliyetlerinin toplum tarafından, yöneticilerin faaliyetlerinin kendilerini atayan bakanlar tarafından bilinmediği durumlarda hesap verebilirliğin gerçekleşmesi mümkün değildir.
Türkiye’de kamu mali yönetimi alanında, saydamlık ve hesap verebilirlik konularındaki en temel düzenlemeler, 2003 yılında kabul edilen Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde 1990 ve 2001 yılları arasında yaşanan çok sert ekonomik krizler, kamu mali yönetimi alanında çok köklü değişiklikler yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu kapsamda Kamu İhale Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu çıkarılmıştır. Özellikle Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile saydam ve hesap verebilir bir yapı oluşturulması amaçlanmıştır. Bunun gerçekleşmesi için birçok sistem ve mekanizma kurulmuştur.
-Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu öncesinde çok önemli fonlar ve birçok kamu faaliyeti bütçe disiplininin dışında yönetildiği için kamu gelirleri ve kamu giderleri sağlıklı bir şekilde tespit edilememekte ve yönetilememekteydi.
-Kalkınma planları ile bütçeler arasındaki ilişki kopmuş vaziyetteydi. İdarecilerin başarılarını ölçebilecek ve hesap vermelerini sağlayacak kayıt ve raporlara sistemi bulunmamaktaydı.
-Kamu mali yönetimindeki yetki ve sorumluluk kargaşası nedeniyle, yöneticiler faaliyetleri yürütürken yeterince dikkatli davranmak zorunda hissetmiyorlardı.
Bu sorunları çözmek amacıyla Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu pek çok yeni kayıt, raporlama, kontrol ve denetim mekanizması getirmiş ve daha önce var olan bazı sistemleri geliştirmiştir.
1-Bütçenin kapsamı genişletilmiş ve yıllardır bütçe disiplini dışında faaliyet gösteren kurumlar bütçe içerisine alınmıştır.
2-Bakanların, üst yöneticilerin ve diğer yöneticiler ile görevlilerin yetki ve sorumlulukları açık olarak belirlenmiş, var olan yetki ve sorumluluklar genişletilmiştir.
3-Stratejik planlama ve üç yıllık bütçeleme getirilmiş ve bununla planlı bir yönetim hedeflenmiştir.
4-Stratejik planlama ve üç yıllık bütçelemeye uyum konusunda saydamlığı ve hesap verebilirliği sağlamak üzere, eskiden var olan Kesin Hesap Kanununun yanı sıra Faaliyet Raporu düzenleme zorunluluğu da getirilmiştir.
5-Kamu hesaplarının kayıt altına alındığı muhasebe sistemi, standart ve genel kabul görmüş muhasebe prensiplerine uygun olarak revize edilmiştir. Bu kapsamda daha önce nakit esaslı olan muhasebe sistemi, tüm mali sonuç doğuran faaliyetlerin kayıt altına alınmasını sağlayacak şekilde tahakkuk esaslı muhasebe sistemine dönüştürülmüştür.
6-Bütçe uygulamalarında ekonomik ve fonksiyonel sınıflandırmaya uygun bir kayıt yöntemi getirilerek, daha saydam ve karar vermeye daha uygun bir yapı oluşturulmuştur.
7-İç Kontrol Sistemine vurgu yapılmış ve iç kontrol sisteminin kamu kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlayacak şekilde kurulması gerektiği belirtilmiştir.
8-İç kontrol sistemi kapsamında, bu sistemin geliştirmeye yönelik önerilerde bulunacak, bu konuda rehberlik ve danışmanlık yapacak İç Denetim Sistemi kurulmuştur.